20 Mayıs 2011 Cuma

hiç düşmedim mi aklına, hiç çalmadı mı o şarkı..



benciliz.. kim olursak, nasıl olursak olalım eninde sonunda bir noktada benciliz işte!

en kendinden vazgeçmişimiz bile böyle aslında..

birini düşünüyorsak mesela, ille o da bizi düşünsün isteriz.. ille o da sevsin, ille o da özlesin..

"sen elmayı seviyorsun diye.." der şair "elmanın da seni sevmesi şart mı"

oysa eminim o da içinden yüzlerce kez geçirmiştir elmanın onun için yanıp tutuşmasını..!

diyorum ya böyledir.. hem kaldığı yerden devam etsin hayatına, mutlu olsun isteriz hem de için için aklına düşmek.. "beni güzel hatırla" deriz, hatırlanacağımızı ümit ederek..

işte belki de bu sebeple "hiç düşmedim mi aklına, hiç çalmadı mı o şarkı" diye soruyor sezen şu an bana.. "çalsa ne olacaktı ki" desem bozulur mu acaba?!

Cansu..

13 Mayıs 2011 Cuma

çoban yıldızı..



şimdi ölemem, dedi. onca şeye göğüs germişken, sabaha uyanmayayım diyerek yattığım geceleri devirip bugüne gelmişken.. şimdi ölemem!

ki çok kolaydı bir vakitler ölüm.. bileğime bıçak dayamak bir kurtuluşken, en kolay yolken.. yapmadım bunu ben! sadece kendimi düşünüp, acımı dindirmeyi dileyip boğazımdan aşağı bir kutu ilacı afiyetle indirmemişken..şimdi ölmek istemem!

her şeye rağmen devam edebilmişken doktor, yaşadıklarımı tek bir kişiye bile sezdirmemişken.. ve hepsinden önemlisi; yeniden hayal bile kurabilir hale gelmişken, şimdi ölemem!

Cansu..

9 Mayıs 2011 Pazartesi

seni uzaktan sevmek....



şu sıralar yalnızca gözlerimle dokunmak istiyorum hayata.. uzaktan sevmek zorunda kalan bir aşık gibi, ama bir yandan da istemli..

sözsüz bir şarkı tadında günler.. kelimeler yorucu, sözcükler çoktan tükendi.. hayatın seslerine kulak kabartmak hiç gelmiyor içimden.. ihtiyacım olan şey sessiz bir liman; kuytu, güvenli..

yalnızca gözlerimle sevmek istiyorum hayatı.. kırılmasından korktuğum bir çiçeği ilgiyle izler gibi.. boğulmaktan korkarak giremediğim fırtınalı denizler gibi..

sadece izleyeyim diyorum seni hayat, sinemadaki filmler gibi.. ve uyumak istiyorum bir süre, alnıma bir öpücük kondurup üstümü örter misin ki?..

Cansu..

6 Mayıs 2011 Cuma

hey yıllar yenilmedim size!



birden duruyor, "yola her çıkışımda" diyor
"bir kız vardı gözleriyle beni bekleyen,
bir kız.. topsuz tüfeksiz çıkartma yapan yüreğime!
bir kız vardı tıpkı uçuçböceği, kanatlarından ürken..."


"senin yaşındayken ben de böyle kelebek gibiydim" derken buluverdim kendimi geçenlerde.. "duyan da çok yaşlı bir şey sanacak" diye karşılık verdi.. doğru, pek yaşlı sayılmam, ama yine de bazen çok yaşlanmış hissediyorum kendimi..!

yarın 1 yıl daha eklenecek yaş haneme.. ama ne yıl! hani bana sorsan şu 365 günde kaç yaş aldın diye, cevabım "1" olamaz kesinlikle!

içimdeki çocuk her şeye rağmen yaşıyor yine de, mucizevi bir şekilde.. ve hangi şarkıyı söylüyor bak dinle:

"bilmez kimse nasıl zordu gülmek zaman zaman
kolay mıydı silip atmak sanki korkuları

hey yıllar yenilmedim size
umutlarım yine aynı
sessizlik geceyi sarsa da
her gün bir yarın var ya.."


biliyorum.. yarın tam mumları üflerken, bütün bir yılın özeti geçecek zihnimden.. ve gözlerimi açtığımda yanımda olmalısın sen!

Cansu..

3 Mayıs 2011 Salı

nadas..


yaktığım gemilerin alevleri öylece duruyor ardımda, suya muhtaç çatlamış topraklar gibi.. oysa yağmurlar hep benim içime yağıyor!

epey oldu gökyüzü ciğerime dolalı.. biliyorum, içimde kopan fırtınalar oradan bakılınca pek görülmüyor!

kundaklıyorum her şeyi, tıpkı sevdiği için roma’yı yakan o adam gibi! etraf yangın yeri, ama yağmurlar yine de benim içime yağıyor!

gönlüme su serpmek istermişçesine.. çiy taneleri yaprakların üzerine usulca düşermişçesine..

salıncağına oturtmuş sallıyor hayat beni.. ne kadar hızlı sallarsa o kadar midem bulanır, o kadar çabuk pes ederim zannediyor.. ama beni hiç tanımıyor!

ve “susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit ne olabilir” sorusunun cevabını, şairi dahil kimse hala bilmiyor..!

Cansu..

1 Mayıs 2011 Pazar

kum gibi..


Bir kum saati var beynimin içinde, kendi kafasına göre kumlar ekleyip arada bir o kumları yine kendi isteğine göre azaltan.. Süresi var her şeyin ona göre ve ne çok şey var onun tarafından planlanan..

Şu sıralar sıkça düşlerimin-düşüncelerimin içine sızıyor kum taneleri: “Bak Cansu diyor, bazı şeylerin artık zamanı geldi!” Öteliyorum çoğunlukla, kimi gün yok sayıyorum..

Böyleyimdir, canımı sıkan şeyleri yok saymayı tercih ederim çoğu zaman.. Hiç olmamış, yaşanmamış gibi davrandığım hatıralarım bile vardır kim bilir belleğimin hangi köşesinde ezilip canı çıkmış olan!

Yine de şu sıralar huzursuz ediyor beni bu kum taneleri.. Yok sayamıyorum ne kadar istesem de.. Sürekli diyorlar “Bir vakit belirlenmeli, vakti çoktan geldi!” Haklılar da işin en kötüsü, onlar da bunun farkındalar besbelli..

Ters çeviriyorum saati vakit kazanmak (ya da belki de kaybetmek) için.. Kum taneleri ekliyorum umutsuzca, ne yapacağımı bilemeden..

Sahi, ne yapacağım ben?!

Cansu..