28 Haziran 2011 Salı

zamanla geçer dedi, zamanla....



zamanla geçen tek şey "zaman"dır bazı durumlarda, geri alıp oynar bir yanınız hep aynı sahneyi.. her seferinde başka, ama aynı zaman ve aynı mekanda.. çıkar karşınıza hesap sorar sonra..

içinizdeki kırılmış çocuk yüzünüze yüzünüze vurur ona yaptığınız yanlışları.. hiçbir cevabın onu tatmin etmeyeceğini ve zaten verebileceğiniz bir cevabın olmadığını bilerek de olsa sorular sorar art arda.. "nasıl affedersin" der mesela.. ve siz affedilemeyen bir geçmişin üstüne gelecek kurulamayacağını anlatamazsınız ne kadar uğraşsanız da ona.. anlatamazsınız affetmemenin ağır yüküyle yaşanamayacağını.. "ben yaşıyorum ya" der size, gözlerinde birikmiş öfkeyle..

bilirsiniz.. o, son nefesine kadar affetmeyecektir!

bazen, zamanla geçen tek şey zamanın kendisidir.. yine de hakkını yememek gerekir, zaman sayesinde ilk günkü tazeliğini korumaz hiçbir acı.. ama acıdır işte en nihayetinde, mümkün mü tamamen unutulması?!

Cansu..

1 Haziran 2011 Çarşamba

Yarim Haziran..



"Kalbim büyüse de büyümedi içimdeki çocuk,
Ama zamanla olgunlaştı Haziranlarım..
Yeni gelenler sonbahara daha yakın şimdi!
Eski mektuplar ve sepya renkli fotoğraflarla dolu bir albümde hayatım.."


Bir hayal kadar uzak şimdi..
Ve aslında bir gün kadar yakın..
Parmağındaki yarayı ardına saklayan adam
Ve o beyaz kadın..
Güneşli bir gündü ama yağmurlu birkaç söz hatırlıyorum darmadağın..
Ve ben siyahım.. Ölüm gibi siyahım!


"Kulağımda bir şiir Hasan Hüseyin'den artakalan:
'sokaktayım/gece leylak ve tomurcuk kokuyor/yaralı bir şahin olmuş yüreğim uy anam anam.../haziran'da ölmek zor!'

Lakin doğmak da zor Haziran'da..
Yaz kapıyı çalsa da;
Biliyoruz sonu hazan..
Yine de seviyorum seni..
Yarim Haziran..!"


Olgunlaşan ve renklenen "bir haziran"dan selamlamak istedim sizi, içimdeki çocuk ve Can Dündar'ın çok sevdiğim dizeleriyle birlikte..
Her sene daha da güzelleşen haziranlar dileğiyle..


Cansu..