13 Haziran 2014 Cuma

Baba Evinde Son Gece..

Bir insanın hüzün, sevinç, heyecan ve gerginliği aynı anda yaşadığı kaç an vardır hayatında bilemiyorum. Ama şu an bir yandan evin içinde salsa yaparak dolaşasım var, diğer yandan oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak yükseliyor içimden. Zaten kaç zamandır Japon anime karakterleri gibi başımın üstünde bir bulut, gözümde bir damla ile geziyorum değerli okuyucum bir bilsen..

Yeni bir hayat, kulağa hoş geldiği kadar ürkütücü de aslında.. Seni bekleyen "yeni"nin umduğun kadar "iyi" olacağının garantisi yok çünkü.. Hoş, bu hayatta neyin garantisi var ki?

Yaklaşık yirmi senedir aynı evdeyim ben. Çocukluğum da bu odada geçti, ilk gençliğim de.. Sevinçten bağıra çağıra şarkı söylediğimi de işitti duvarlarım, yorganı başıma çekip ağladığım anları da.. Hani derler ya "Bir dili olsa.."

"Evde yaptığım son kahvaltı" diye başladık güne.. Öyle bir psikoloji ki bu, sanki her şeyi son defa ailenle birlikte yapıyormuşsun gibi.. Oysa biliyorum, değişmeyecek o kadar çok şey var ki:

"Ayağına terlik giy!" diye uyaracak yine beni annem "Sonra sancılanıyorsun!" 
"Canokız, yoksa kahve mi yapacaksın?" diyerek yorgunluktan ölsem bile mutfağa gitmemi sağlayacak babam.
Bütün esprilerini benim üzerimden yaparak eğlenme huyunu devam ettirecek kardeşim. Ah Cevcüt'üm!
"Hava çok soğuk, üzerine bir şey aldın mı?" diye telefon edecek anneannem. 
Yine beş çayı içeceğiz halamla, bir tek onunlayken şekerli içtiğim çayımın yanında mutlaka bir özlü sözü olacak duruma dair: "Amaann Cansuu! Eşeğin hatrı yoksa sahibinin var, de geç kızım.."
Ne zaman ihtiyacım olsa biliyorum ki dayım hep kapımda olacak.
Büyük dayım "Gel kız buraya!" diyip yanaklarımı mıncıracak..
Teyzem bir psikolog edasıyla öğütlerde bulunacak..

Ve bu liste böyle uzayıp dallanıp budaklanacak.. Ama benim ayrı bir evim, ayrı bir hayatım olacak.. Ve sevdiğim adamla olduğum sürece aslında biliyorum ki her şey güzel olacak! 

Yine de baba evini bırakıp gitmek zor, çok zor olacak..

Cansu..