25 Temmuz 2010 Pazar

Bir Eşi(m) Olmalı..

Bir eşi olmalı insanın..
Rüzgar O'nun kokusunu getirmeli,
Yağmur O'nun sesini..
Akşam O'nu görecek diye pırpır etmeli yüreği..
Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan eve dönerken,
Cennetten köşe almışçasına..
Sevdiği, sakındığı, bakmaya kıyamadığı..
Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı..
Çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı insanın..
"Ben seni ölene dek seveceğim" boş laf!
Ben seni sevdikçe ölmeyeceğim..!

Can Yücel

22 Temmuz 2010 Perşembe

Salıncak..


Salıncakta sallanıyorsun

Ceviz ve kiraz ağaçlarının arasında salınan bir melek gibisin

Birbirlerine takılmış gözlerimiz

Üzerinde, yanında taşıdığın zerafetin

Ellerin gözüme çarpıyor sonra

O ince, narin

Nasıl da yakışıyorsun kendine..



Naif bir rüzgâr

Kalkıp inen tüller

Uzunca bir sedir

Sedirin yanında, demlenmiş, semaverle yapılmış çay

Odalardan hollere, oradan yanımıza kadar gelen saf gül kokusu

Rüzgâr çanlarından etrafa yayılan tını

Tekne gürültülerinin kıyıya uzanan hoş karşılığı

Bahçenin içerisine akar halde bırakılan hortumdan çıkan suyun şırıltısı

Çiçek kümelerinden yükselen kokuya eklenen ıslanmış toprak kokusunun oluşturduğu buğu

Arada bir avluya tüneyip kanatlanan güvercinler

Alabildiğine yeşil

Alabildiğine mavi

Alabildiğine sen..


Ve hep güzel şeylerden bahsetmeye odaklanmış bir zihin

Gözlerimi kapatıyorum

Güzel bir rûyaya dalmış gibiyim

Bir bir çıkarmaya başlıyorum belleğimden, çocukluk fotoğraflarını

Yaşam kitabımın içinde karanlık sayfaların en az bulunduğu bölümdür o yıllar

Orada, mantisin üzerinde, çamaşır yuğmak için su kaynatıyor annem

Hüzünleniyorum doğrusu

Zaman nasıl geçiyor, hayat ne çabuk yoruyor ve ne çok kırıyor bizi..


Gözlerimi açıyorum

Salıncakta sallanıyorsun

Ceviz ve kiraz ağaçlarının arasından bana gülümseyen bir melek gibisin

Derin bir nefes alıyorum

Kendimi, içimi, seni ve hayatı daha iyi hissediyorum şimdi

Kirazları küpe yapıyorum kulağına

O an gamzelerinden incelikler, sevimlilikler, gülümseyişler uçuşuyor sanki

Koşarcasına tutuyorum ellerini

Uçurtmasının iplerini sıkı sıkı tutan bir çocuk gibi, ellerimin arasından kaçacağından korkuyorum sanki..


Sen kayıtsız, gülümsüyorsun

Salıncakta sallanıyorsun

Ceviz ve kiraz ağaçlarının arasından bana bakan bir mucize gibisin

Plakta “Ömrüm Seni Sevmekle Nihayet Bulacaktır” adlı şarkı çalıyor

İçimden şiirler akıp gidiyor, umursamıyorum inan

Dünya devam ediyor(muş) dönmeye

Ve sen salınıyorsun, arada bir toprağı ayağınla okşayaraktan..

Kamran Deniz

16 Temmuz 2010 Cuma

köpek insanı..


köpek ve kedi insanları diye bir kategorilendirme vardır bilir misiniz? kedi insanları egoisttir, köpek insanları ilk önce başkalarını düşünür.. gerçekten var mıdır acaba öyle bir şey?

varsa da sevilen köpeğin cinsine göre değişiyordur bence.. şimdi pitbull sevenle golden sevenin aynı kişiliğe sahip olması imkan dahilinde mi?

pitbull gibi saldırgan köpeklerden hoşlananlar kedi insanlarından çok daha egoist bence.. çevresindekileri zerre düşünmeyen, insanları korkutmayı hüner sanıp bundan büyük haz duyan enteresan kişilikler..

bizim buralarda da varmış onlardan bir tane, yeni fark ettim.. üstelik tasmasız gezdiriyor o insan canlısı(!) köpeğini.. korkup kenara çekilince de şuh kahkahalar atıp eğleniyor..(yazık, koskoca adamın başka eğlencesi yok demek ki!)

üniversitedeyken fakülte çıkış kapısına sevimli köpeğiyle gelip bekleyen bir adam vardı.. "ekmek çıkar mı acaba" diye beklediğini herkes bilirdi de o herkesin niyetini anladığını bilmezdi.. o adamcağızın haline çok güler çok acırdım, beterin beteri varmış bugün anladım..! galiba böylelerinin çocukluklarına inmek lazım..

4 Temmuz 2010 Pazar

Tesadüf..

Tesadüflere inanır mısınız? Ben inanmam.. Hayatta her şey ve herkes belirli bir sebeple çıkar karşımıza.. Öğrenmem gereken çoğu gerçeği ben sizin "tesadüf" dediğiniz yolla öğrenmişimdir mesela.. (Karşımdakiler büyük ihtimalle sapığa bağlayıp onları ve hayatlarına girenleri takip ettirdiğimi düşünüyorlardır oysa mutlaka..!)

"Bu kadarına da pes" dedirtecek cinsten çok "tesadüf"le karşılaştım ben.. Ve zamanla her "tesadüf"ün kendi içinde bir mesaj taşıdığını fark ettim.. (Tabii mesajı anlayana)

Bugünkü "tesadüf"üm pek şaşırttı beni, bir o kadar da düşündürdü.. "Sahnede bir silah varsa patlar" denir ya hani.. Aslında bizim hayatlarımız da birer sahne bir nevi.. Sadece o silahı gördükten ne kadar zaman sonra patlayacağını bilemiyoruz, o kadar..

Diyorum ya, pek sever beni tesadüfler.. Küçüklüğümden beri..

Küçüklüğümden bu yana ritüellerim vardır benim.. Bir şeye sevindiysem ya da dertlendiysem başımı yukarı kaldırır içten içe konuşurum O'nunla mesela, değişmezlerimden biridir bu benim.. Bugün de öyle yaptım.. Caddenin ortasında durup yukarı baktım ve dedim ki: "Seni çok seviyorum Allah'ım, mesajını aldım.."

2 Temmuz 2010 Cuma

Köşe..


Sen geldin benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
Bulutlar geldi altında durduk
Konuştun güneşi hatırlıyordum
Gariptin yepyeni bir sesin vardı
Bu ses öyle benim öyle yabancı
Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı
Dişlerin öpülen çocuk yüzleri
Güneşe açılan küçük aynalar
Sert içkiler keskin kokular dişlerin
İçinden geçilen küçük aynalar
Ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı
İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı
Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı
Sen geldin benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin..
Sezai Karakoç