
Yol kenarındaki çingeneye rastladım dün.. Hiç değişmemiş biliyor musun?? Değişen o kadar çok şey varken o aynı o günkü gibi.. Senin arabandaydım bana o gülleri aldığın gün(dört kırmızı,bir mavi) dünse kendi arabamda.. Artık bir arabam var evet, senin yanımdaki koltukta belki de hiçbir zaman oturamayacağın bir arabam.. Oysa ne çok isterdim bunu.. Biliyorum dalga geçerdin, kızdırıp dururdun beni sürekli ama olsun..
Aslına bakarsan ben zaten nereye gitsem seni de yanımda götürüyorum.. O gün gittiğimiz çay bahçesine gittim geçenlerde.. Yakamoz'du ya adı, o da değişmiş.. Düşünüyorum da aylardan nisan olmasına rağmen ne soğuktu o gün.. Artık üşümem için havanın soğuk olmasına gerek yok.. Sıcak havalarda bile titrediğim oluyor bazen.. Seni düşününce de içim ısınmıyor kaç zamandır..
Denize yakın bir masaya oturdum yine, tıpkı o günkü gibi.. Seyredaldım sonra denizi.. Şairin dizeleri geldi aklıma, hani diyor ya: "Sensiz de denizi seyredebiliyorum/ Hem dalgaların dili seninkinden açık/ Ne kadar hatırlatsan kendini boş/ Sensiz de seni sevebiliyorum.." Gözlerimden süzülen yaşları çok sonra farkettim sanırım.. Bu aralar böyleyim, olur olmaz ağlayıveriyorum.. Seni ilk gördüğüm yerde hiçbir şey söylemeden boynuna atlayıp avaz avaz ağlamak geçiyor içimden bazen.. Sen hiçbir şey sorma istiyorum, hiçbir şey söyleme.. Susalım birlikte.. "Seninle susmak istiyorum" çoğu insana çok saçma bir cümle gelebilir, çünkü çok az insan sevdiği kişinin omzundan denizi seyrederken hiçbir şey konuşmamanın verdiği huzura erebilmiştir..
Huzur.. En garibi de bu biliyor musun, onca huzursuzluğun, ne yapacağını bilememenin ve kararsızlığın içindeyken bile seninle ne kadar da huzurluymuşum.. Gelen huzursuz bir telefonla her şeyi bırakıp kalkmak zorunda kalmıştık mesela, üstelik tostlarımızdan birer ısırık alabilmişken daha.. Yol boyu özür üstüne özür dilemiştin benden, aslına bakarsan tam olarak ne dediğini bile hatırlamıyorum çünkü o an bir mucize olsun diye dua etmekle meşguldüm.. İşin ilginci olmuştu da..
Ve ben dün, deniz kenarındaki o masada, tek başına, tam da geçmişte yaşananları düşündüğüm o anda, yine avuç açtım Allah'a: "NE OLURSUN, BİR MUCİZE DAHA.."
Aslına bakarsan ben zaten nereye gitsem seni de yanımda götürüyorum.. O gün gittiğimiz çay bahçesine gittim geçenlerde.. Yakamoz'du ya adı, o da değişmiş.. Düşünüyorum da aylardan nisan olmasına rağmen ne soğuktu o gün.. Artık üşümem için havanın soğuk olmasına gerek yok.. Sıcak havalarda bile titrediğim oluyor bazen.. Seni düşününce de içim ısınmıyor kaç zamandır..
Denize yakın bir masaya oturdum yine, tıpkı o günkü gibi.. Seyredaldım sonra denizi.. Şairin dizeleri geldi aklıma, hani diyor ya: "Sensiz de denizi seyredebiliyorum/ Hem dalgaların dili seninkinden açık/ Ne kadar hatırlatsan kendini boş/ Sensiz de seni sevebiliyorum.." Gözlerimden süzülen yaşları çok sonra farkettim sanırım.. Bu aralar böyleyim, olur olmaz ağlayıveriyorum.. Seni ilk gördüğüm yerde hiçbir şey söylemeden boynuna atlayıp avaz avaz ağlamak geçiyor içimden bazen.. Sen hiçbir şey sorma istiyorum, hiçbir şey söyleme.. Susalım birlikte.. "Seninle susmak istiyorum" çoğu insana çok saçma bir cümle gelebilir, çünkü çok az insan sevdiği kişinin omzundan denizi seyrederken hiçbir şey konuşmamanın verdiği huzura erebilmiştir..
Huzur.. En garibi de bu biliyor musun, onca huzursuzluğun, ne yapacağını bilememenin ve kararsızlığın içindeyken bile seninle ne kadar da huzurluymuşum.. Gelen huzursuz bir telefonla her şeyi bırakıp kalkmak zorunda kalmıştık mesela, üstelik tostlarımızdan birer ısırık alabilmişken daha.. Yol boyu özür üstüne özür dilemiştin benden, aslına bakarsan tam olarak ne dediğini bile hatırlamıyorum çünkü o an bir mucize olsun diye dua etmekle meşguldüm.. İşin ilginci olmuştu da..
Ve ben dün, deniz kenarındaki o masada, tek başına, tam da geçmişte yaşananları düşündüğüm o anda, yine avuç açtım Allah'a: "NE OLURSUN, BİR MUCİZE DAHA.."