8 Mart 2010 Pazartesi

Beni Bırakma..

Lisedeyken okuduğum ve beğendiğim kısımlarının altını çizdiğim (ki ben her kitabımda mutlaka bu ritüeli uygularım) bir kitaba gitti elim.. Herkesin okuduğunda "hissettiklerimi kaleme alsam bunun hemen hemen aynısı olurdu" dediği yazılar vardır mutlaka.. İşte ben de Kristal Denizaltı'da altını çizdiğim satırlarda bunu hissettim.. "Aynen öyle" dedim kendime.. Aynen böyle:

"Sen, belki de bu mektubu aslında sana yazdığımı hiç bilmeden okuyacaksın..

Elimin uzanamadığı yerlere kelimelerimle sokulmaya çalışmamın, kırılgan harflerden kurulmuş görünmez bir köprüden sana doğru yürürken düşmekten böylesine korkmamın, sana tek bir bakışla anlatabileceğime inandığım ve birçoğunun belki bir ismi bile olmayan birçok duygunun her birine isimler bulmaya uğraşmamın beni nasıl yaralayıp yorduğunu bilmeyeceksin..

İlerde bir gün bana çok karmaşık ve anlaşılmaz gözükecek olsalar da şu anda bana kendime saplamak için elimde tuttuğum çelik bir bıçak gibi sade ve içmeye hazırlandığım zehirli bir su gibi berrak gözüken duygularımın keskin ve yakıcı tadını, onların üstünü örten sözcüklerin altından çıkarıp çıkarmamakta duyduğum kararsızlığı da herhalde sana hiç anlatamayacağım..

Halbuki bütün korkunçluğu sadeliğinde gizli olan duygularım o kadar açık ki..

Yalnızım....

Kendimi yalnız hissediyorum ki bu yalnızlıktan da kötü..

Benim yalnızlığımı ve kendimi yalnız hissetmemin yalnızlıktan da kötü olduğunu anlayacak senden başka kimse yok..

Ve sen de yoksun..

Belki de hiç olmayacaksın..

Sözcüklerden oluşturmaya çalıştığım bir köprüden sana ulaşmaya çalışacağım..

Ve biliyor musun, sen bütün bunları okurken ben yazdıklarımı şakacı gülüşlerimle reddeceğim..

Beni bir gün görürsen, gördüğünün bu satırları sana yazan olduğuna inanmayacaksın..

Duyduğum aşkı, özlemi ve bunları duymaktan duyduğum korkuyu güvenli bir duruşun ardına saklayacağım..

Yüzümde satırlarımdan bir iz aradığında, onlar orda olmayacak..

Sana nasıl yalvardığımı hiç işitmeyeceksin, sıradan bir 'nasılsın' sözcüğü saklayacak o yalvarışı..

Ama bütün bunlar; bu sahte kibir, bu şakacı gülüş, bu sıradan 'nasılsın' sözü, bu güvenli duruş içimdeki sesi dindirmeyecek..

Bütün bunlara hiç aldırmadan bana sarılmanı bekleyeceğim..

Bazen benden babandan korktuğun gibi korktuğunu, bazen beni çocuğunu okşar gibi okşadığını görmek isteyeceğim..

Aralarında dolaştığım kalabalıklar içinde benim yalnızlığımı gören ve kendimi yalnız hissetmemin yalnızlıktan da kötü olduğunu sezen bir tek sen varsın..

O kadar sade ki duygularım..

Kırılgan bir köprüden sana doğru yürüyorum..

Sana ulaşamazsam, sesim ve kelimelerim sana değmezse ve sen bana bir daha dokunamazsan, işte o zaman, korkarım sonsuz ve sensiz bir boşluğa yapayalnız düşeceğim..

Beni tut, her şeye rağmen tut.."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder