7 Mart 2010 Pazar

Neden-Sonuç :))

Günlük tutardım eskiden.. Günlük dediysem öyle yazın öğretmenlerin verdiği ödev için -muhtemelen tatilin bitimine birkaç gün kala bitirilmeye uğraşılan- "bugün kalktım, elimi yüzümü yıkadım..." gibi değil.. Yaşadığım, beni derinden etkileyen olayları el ayak çekilince yazardım günlüğüme.. Kimi zaman yüzümde tebessümle kimi zamansa yanağımdan süzülen yaşlarla kaleme alırdım yaşadıklarımı.. Ne vakit vazgeçtim günlük yazmaktan, ne vakit küstüm o sadık dostuma bilmiyorum.. Sanırım büyük bir mutluluktan sonsuz bir kedere düştüğümü hissettiğimde bunu görmezden gelmek için, yaşadıklarımı yaşanmamış kabul etmek içindi.. Görmezden gelince yok oldu mu, olmadı tabi.. Tek bildiğim o gün bugündür kalemi elime almadığım-arada bir yazdığım şiirleri saymazsak-

Şimdi neden yazıyorum peki? Hani yeni yıla girerken astrologlar her burcun aşk, para, sağlık ve iş başlıkları altında yılının nasıl geçeceğine dair yorumlar yaparlar.. Biz garibanlar da "Bu yıl işler pek yolunda gitmeyecekmiş ama hayatımın aşkını bulacakmışım" gibi saçmalıklara inanıp(inanmak isteyip) avunuruz.. Şu an hayatıma bakıyorum da o başlıkların hiçbirinden hayır yok bana.. Birinden birine sarılıyor olabilsem "İşim gücüm aşkım ve param olmayabilir ama en azından sağlığım yerinde çok şükür" diyebilsem belki de bu satırları yazmaya lüzum görmeyecektim yine.. Sığınacaktım "Bir gün ben de mutlu olacağım, çektiklerimin bir karşılığı olmalı bu hayatta mutlaka" türünden hayallere.. Ama sığınamıyorum ve bu yüzden yazıyorum.. Ruh halimi yansıttıkça, yazdıkça rahatlarım ümidiyle..

1 yorum: