25 Ekim 2010 Pazartesi

k'ayıp..


"Açar mı kanatların bir gün yine
Kelebek, kaç gün var geriye..?!"


Benim kanatlarım vardı, siz göremediniz.. Yetişseydiniz bir vakitler ışıl ışıllardı oysa, tertemiz.. Dokunsanız kırılacağından, kirleneceğinden çekinirdiniz..

Kaybettim ben onları.. Aslında birini acımasızca kopardılar benden, ötekini ise ben bile isteye kestim.. Hatırlatmasın diye, özletmesin diye.. Kendimi kendime acır hale getirmesin diye..

Yine olsa yine keserim.. Huyum kurusun işte, böyleyim!

Hiç yokmuş gibi davranıyorum şimdi oysa öyle değil mi? Sanki hiç kanatlarım olmamış, hiç uçmamışım, hiç yere çakılmamışım, hiç kırılmamışım.. Hiçbiri asla yaşanmamış.. HİÇ!

"Ne hissediyorsun şimdi" diye sorulduğunda "Koca bir HİÇ" demek ve bunu gerçekten hissederek diyebilmek hafif hissettiriyor insana şüphesiz kendini.. Kalpteki acının yerini "hiç" denen boşluk alınca düşünmeye de gerek yok gerisini.. Ama ya kaybettikleri?

"Bana kaybettiklerimi bulabilir misin?" diye soruyor MY

"Evin salonundan içi altın dolu dünyaya açılan gizli geçiti ver mesela" diyor

"Dünü, geçmişi, gideni, gelmeyeni.."

Bense ne geçmişi istiyorum ne de gidip gelmeyeni.."Kanatlarımı ver" diyorum yalnızca, çünkü tutmuyor hiçbir gerçek benim şiirsel kanatlarımın yerini.. Ve istemiyorum ben böyle her şeyin ayakları çokça yere değenini..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder